Birinci Dünya Savaşı, 1914-1918 yılları arasında küresel ölçekte yaşanan ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açan büyük bir çatışmaydı. Savaşın tarafları, merkezi güçler (Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan) ile İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya ve sonradan ABD) olarak ayrılmıştı. Bu süreçte, 1917’de savaşa katılan ABD, merkezi güçlerden bazılarıyla fiilen çatıştı; ancak Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan etmedi ve herhangi bir askerî harekât gerçekleştirmedi.
ABD’nin Savaşa Girişi
ABD, 1914 yılında savaş başladığında tarafsız bir politika izliyordu. Ancak özellikle Alman denizaltılarının ticaret gemilerine yönelik saldırıları ve ünlü Lusitania gemisi faciası sonrası kamuoyu Alman karşıtı bir tavır aldı. 1917 yılında ABD Başkanı Woodrow Wilson, Alman denizaltı saldırılarının durdurulmaması ve diplomatik gelişmeler üzerine, Almanya İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Bu karar, ABD’nin savaşın gidişatını değiştiren kritik bir adımı oldu.
ABD, savaşa katıldığında Avrupa’daki çatışmalarda İtilaf Devletleri ile birlikte hareket etti. Özellikle Batı Cephesi’nde Fransız ve İngiliz askerleri ile birlikte Almanya karşıtı operasyonlara destek sağladı. Bu dönemde ABD, hem kara hem de deniz unsurlarıyla aktif olarak savaştı.
ABD’nin Hangi Ülkelere Savaş İlan Ettiği
ABD’nin 1917’de savaşa katılması ile birlikte savaş ilan ettiği başlıca ülkeler şunlardı:
Almanya İmparatorluğu: ABD, Alman denizaltı saldırılarına ve diplomatik ihlallere karşı 6 Nisan 1917’de resmi olarak savaş ilan etti.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu: ABD, 7 Aralık 1917’de Avusturya-Macaristan’a savaş ilan ederek merkezi güçlere karşı fiilen katılımını genişletti.
Buna karşın Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmedi. ABD, Osmanlı topraklarında herhangi bir askerî harekât gerçekleştirmedi ve diplomatik ilişkiler savaş boyunca büyük ölçüde sınırlı kaldı. Aynı şekilde Macaristan Krallığı, savaşın sonlarına doğru merkezi güçlerin dağılmasıyla bağımsız bir devlet haline geldi; ABD bu devlete karşı fiilen savaşmadı.
Osmanlı ile ABD Arasındaki İlişkiler
ABD ve Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler, savaş döneminde diplomatik ve ekonomik boyutlarda sınırlı kaldı. ABD, savaş sırasında Osmanlı topraklarında doğrudan askerî bir faaliyet yürütmedi; bu durum, İtilaf Devletleri içindeki diğer ülkelerle kıyaslandığında dikkat çekici bir farklılık oluşturdu.
Savaş boyunca ABD’nin Osmanlı Devleti’ne yönelik en büyük katkısı, insani yardım ve misyoner faaliyetler üzerinden oldu. Amerikan Kızılhaçı ve dini misyonerler, savaşın yol açtığı insani krizlerde, özellikle Ermeni ve Müslüman nüfusun yaşadığı bölgelerde yardım faaliyetlerinde bulundu. Bu faaliyetler, ABD-Osmanlı ilişkilerinde tarafsız ve askerî olmayan bir profil çizdi.
ABD’nin Savaş Stratejisi ve Sınırlı Katılım
ABD’nin Osmanlı’ya savaş ilan etmemesinin arkasında çeşitli stratejik ve diplomatik nedenler bulunuyordu:
Coğrafi Mesafe: Osmanlı toprakları ABD için stratejik olarak uzak bir cepheydi; aktif askerî operasyon düzenlemek lojistik açıdan zordu.
İttifak Yapısı: ABD, savaşın Avrupa merkezli kısmına odaklandı; Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın savaş kapasitesini kırmak öncelikli hedefti.
Diplomatik Hassasiyet: ABD, Osmanlı ile olası bir çatışmanın doğuracağı diplomatik ve insani komplikasyonlardan kaçındı.
Bu nedenle ABD, Osmanlı Devleti’ne karşı herhangi bir savaş ilanında bulunmadı ve savaşın sonunda imzalanan antlaşmalarda da Osmanlı ile doğrudan müzakere etmeye gerek duymadı.
Özetle, ABD’nin 1917’de katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda fiilen çatıştığı ülkeler Almanya ve Avusturya-Macaristan’dı. Osmanlı Devleti’ne savaş ilan edilmedi ve herhangi bir askerî faaliyet yürütülmedi. Bu durum, ABD-Osmanlı ilişkilerini savaş döneminde farklı bir boyuta taşımış ve savaşın küresel seyrinde ABD’nin sınırlı coğrafi katılım stratejisini ortaya koymuştur.
Tarihî belgeler ve akademik çalışmalar, ABD’nin Osmanlı’ya karşı askerî bir çatışmaya girmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle sorunun doğru cevabı:
