İZSU’nun sondaj kuyusu tepkilere yol açtı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU’nun Manisa sınırları içinde yeni sondaj kuyuları açması tartışma başlattı. Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, uygulamanın Manisa tarım arazilerini olumsuz etkileyeceğini ve mevcut su kaynaklarını tüketeceğini söyledi.
“Mevcut kuyular bile kurudu”
Okur, ilçede zaten büyük bir su sıkıntısı yaşandığını, mevcut sondaj kuyularının çoğunun kuruduğunu belirtti. Yeni açılan kuyuların daha derin kazıldığını vurgulayan Okur, bu durumun yeraltı suyunu hızla tükettiğini ifade etti. “Manisa su fakiri bir bölge. Kaynaklarımız azalıyor. İzmir kendi çözümünü kendi bulmalı” dedi.
Avşa örneğini gösterdi
Aydoğan Okur, İzmir’in çözümü deniz suyunu arıtmakta bulması gerektiğini belirtti. 2010’da Avşa Adası’nda kurulan tesisin örnek olduğunu hatırlatan Okur, “Avşa’da deniz suyu arıtılarak vatandaşa içme suyu sağlanıyor. Hem ada sakinleri hem de turistler susuz kalmıyor. Bunu küçük bir belediye yaptıysa İzmir de yapabilir” diye konuştu.
“Manisa’nın suyuna göz dikmeyin”
Okur, Manisa’nın su kaynaklarının korunmasının tüm bölge için hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Siyasetçileri, bürokratları ve vatandaşları konuya sahip çıkmaya çağırdı. “Bu yalnızca Saruhanlı’nın değil, tüm Manisa’nın ortak meselesidir. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor” diyerek sözlerini noktaladı.
İzmir’de Su Sıkıntısı Neden Var?
İzmir, Türkiye’nin en büyük üçüncü kenti olarak yoğun nüfusu ve hızlı göç almasıyla öne çıkıyor. Son yıllarda şehirde yaşanan su sıkıntısı, hem günlük yaşamı hem de tarımsal üretimi doğrudan etkilemeye başladı. Bu sıkıntının temelinde birden fazla neden bulunuyor.
Öncelikle iklim değişikliği, İzmir ve çevresinde yağış rejimini olumsuz etkiliyor. Özellikle kış aylarında yeterli yağışın düşmemesi, baraj ve göletlerdeki su seviyelerini kritik seviyelere indiriyor. Kurak geçen yaz ayları ise mevcut kaynakların daha hızlı tükenmesine yol açıyor.
İkinci önemli etken, nüfus artışı ve kentleşme. İzmir’in nüfusu son yıllarda hızla yükseldi. Buna paralel olarak su tüketimi de arttı. Konutlarda artan kullanım, sanayi tesislerinin ihtiyaçları ve tarımsal sulama talepleri su kaynaklarını zorlayan başlıca faktörler arasında yer alıyor.
Bir diğer sorun, altyapı kayıpları. İzmir’de mevcut su şebekesinde ciddi miktarda kayıp-kaçak yaşanıyor. Eskiyen boru hatlarından sızan su, şehre ulaşmadan boşa akıyor. Bu da mevcut kaynakların verimli kullanımını engelliyor.
Ayrıca tarımsal sulama yöntemleri de su sıkıntısını artıran unsurlardan biri. Geleneksel sulama yöntemleri, modern damla sulamaya göre çok daha fazla su tüketiyor. Bu durum, Gediz ve Küçük Menderes havzalarındaki su kaynaklarının hızla azalmasına yol açıyor.
Uzmanlar, İzmir’in su sorununu çözebilmek için tasarruf bilincinin artırılması, altyapı yatırımlarının yenilenmesi ve alternatif kaynakların değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yağmur suyu hasadı, arıtılmış atık suyun yeniden kullanımı ve yeni baraj yatırımları, uzun vadeli çözümler arasında görülüyor.
Sonuç olarak, İzmir’de yaşanan su sıkıntısı yalnızca doğal koşullardan değil, insan kaynaklı etkenlerden de kaynaklanıyor. Sürdürülebilir çözümler üretilmediği takdirde, şehrin gelecekte daha büyük bir su kriziyle karşı karşıya kalması muhtemel görünüyor.
