Manisa, Osmanlı’nın şehzade eğitiminde önemli rol oynamış bir şehir olarak mimarisinde de bu derinliği yansıtır. Şehrin dört bir yanında yer alan tarihi camiler, sadece ibadet mekanı değil aynı zamanda tarihî hafıza noktalarıdır. Her biri farklı bir padişah döneminde, farklı amaçlarla inşa edilmiştir. İşte Manisa’nın öne çıkan tarihi camileri:
1. Sultan Camii ve Külliyesi
1522 yılında Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırıldı. Cami, medrese, imaret, hamam ve darüşşifa ile birlikte bir külliye oluşturur. Mesir Macunu geleneğinin de doğduğu yer burasıdır. Klasik Osmanlı mimarisinin en estetik örneklerinden biri olarak öne çıkar.
2. Muradiye Camii

III. Murad adına Mimar Sinan’ın projesiyle inşa edildi. Yapımı 1583–1592 yılları arasında sürdü. Mermer işlemeleri, zarif mimarisi ve çevresindeki medrese ile dikkat çeker. Sedefkâr Mehmed Ağa’nın uygulamasını yaptığı bu cami, klasik üslubun Ege’deki nadide örneklerindendir.
3. Hatuniye Camii
1490’da Hüsnüşah Hatun tarafından yaptırıldı. Erken Osmanlı mimarisi özellikleri taşır. Daha sade ama anlam yüklü bir yapıdır. Şehzadelerin anneleri tarafından yaptırılan bu tür yapılar, kadınların şehir imarındaki rolünü de gösterir.
4. İvaz Paşa Camii
1484 yılında inşa edilmiştir. Mimari olarak sade ama güçlü bir duruşa sahiptir. Manisa’nın eski ticaret yolları üzerinde yer alması nedeniyle halkın sık kullandığı camilerden biri olmuştur.
5. Hacı Yahya Camii
1474 tarihli bu yapı, Manisa’nın ayakta kalan en eski camilerindendir. Avlusu ve ahşap detaylarıyla dikkat çeker. Yerel halk arasında “eski cami” olarak da bilinir.
6. Çeşnigir Camii
1558 tarihli bu cami, mutfak sorumlusu anlamına gelen “çeşnigir” unvanını taşıyan biri tarafından yaptırılmıştır. Orta ölçekli ve semt camisi olarak inşa edilmiştir. Dönemin sosyal yapısını yansıtır.
7. Tarihi Küpeler Camii – Demirci
1378 yılında Hatip İsmail tarafından inşa edildi. Bu cami, Osmanlı öncesi geçiş döneminin izlerini taşır. 1890’da onarımdan geçmiştir. Sade taş mimarisiyle dikkat çeker.
Manisa’daki camiler, yalnızca dini yapılar değil; birer tarih, kültür ve kimlik simgesidir. Osmanlı’nın taş işçiliği, şehircilik anlayışı ve toplumsal yapısını yansıtan bu yapılar, bugün hâlâ ayakta ve aktif olarak kullanılmakta. Ziyaret edenlere sadece ibadet değil, zamanda bir yolculuk da sunmaktadır.